17 Şubat 2012 Cuma

İlginç bir hikaye..

     Bugün gazetede bir yazı okudum, baya etkiledi beni ve sizinle paylaşmak istedim. Bu yazı, bir kız ve bir erkeğin aralarındaki diyalog'u anlatıyor. Biliyorsunuz ki zaman kavramı yaşantımızın içerisinde doğaçlamalar ile doludur. Ne zaman ne olacağı hiç belli olmaz. Uzun lafın kısası bu yazıda anlatılmak istenen şey kimin daha çok sevip sevmedği yada kimin haklı olup olmadığı değil, iletişim kopukluğu ve bazı kızların düşüncelerini anlatıyor. Her erkeğin dünyasında olmasını istediği, hayal ettiği bir kadın vardır.          Bundan birkaç sene evvel bir doğum günü partisinde başlıyor herşey!
      Arkadaş grubu olarak gidilen bir doğum günü partisine katılan genç, masada oturan ve gözleri etrafa dalgın, hayata küsmüş olan bir kızı görüyor. Kızı daha önce hiç görmemiş olan ve tanımayan çocuk ortak arkadaşları olan birine bu kızı soruyor. Arkadaşıda kızla ilgili düşüncelerini ve bildiklerini anlatıyor. Aradan günler geçiyor, aynı arkadaş ortamında daha sık karşılaşmaya başlıyorlar ve çocuk kızdan hoşlanmaya başlıyor. Çevresindeki, kızı tanıyan insanlara hep birşeyler soruyor kızla ilgili. Derken çocuktaki hoşlanma sevgiye dönüşüyor. Tek taraflı aşık olan genç kıza bir türlü açılamıyor derken birgün aynı arkadaş grubu ile bir tatil köyüne gidiyorlar. Bizim aşık gencimiz kıza içini dökmek için beklerken, birşeyler ters gidiyor ve çocuk o tatil boyunca kıza derdini anlatamıyor. Tatil sırasında kızımız bazı şeyleri ona aşık olan çocuktan değilde başka kişilerden öğreniyor ve çocukla bu durumu konuşmak istiyor. Çocuk, kızın onunla konuşmak istediğini söylemesiyle heyecanlanıyor. Akşam oluyor bizim aşık olan gencimiz kızımızı almaya gidiyor. Bir restaurant'a gidip oturuyorla ve çocuk başlıyor içini dökmeye. Kızı ne kadar çok sevdiğini ve onun için neler yapabileceğini söylüyor. Çocugun söylediğiğ şeyleri dinleyen kız, çocuğa onu istemediğini söylüyor ve çocuk o an yıkılıyor. Aradan aylar geçiyor iki genç hiçbirşey olmamış gibi aynı arkadaş ortamında görüşmeye devam ediyorlar. Çocuk kıza daha fazla aşık oluyor ve birgün aşık olan çocuğumuz hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşıyor. Kız buna yakınlaşmaya başlıyor. çocuk o kadar mutlu oluyor ki bu duruma kıza devamlı onu ne kadar çok sevdiğini söylüyor. Kız çocuğa acele etmemesini bazı şeylerin oluşması için zamana ihtiyaç olduğunu söylüyor, çocuk bunu anlayışla karşılıyor ve mesajlaşmaya başlıyorlar. Bir akşamüstü tekrar buluşup konuşmak istiyorlar. Çocuk yine kıza onu çok sevdiğini ve niyetinin çok ciddi olduğunu söylüyor. Kızın yüzündeki o utangaç gülümseme çocugun çok hoşuna gidiyor. Herşey çocuk için değişmeye başlıyor. Çocuk mutlu bir şekilde kızla mesajlaşıyor gidip onu işyerinden alıyor, birbirlerini daha iyi tanımaya başlıyorlar. Aradan yine zaman geçiyor kızla görüşen çocuk artık birşeylere başlamak istediğini söylüyor kıza. Kız yine hazır olmadığını ve kararsız olduğunu söylüyor çocuğa. Çocuk soruyor kıza neden kararsızsın, neden korkuyorsun? Kız hiçbir cevap vermiyor, açıklama bile yapmıyor. Yinede sesini çıkarmıyor çocuk. Yine bir akşam dışarıya çıkan gençler aralarında konuşuyorlar ve çocuk istemediği bir cevap alıyor. Kız aralarında birşey olmadığını, cevap vermek istemediğini, istemiyorum demediğini ama istiyorumda demediğini söylüyor. Çocuk çok şaşırıyor! Ne yapmaya çalıştığını soruyor? Neden böyle düşündüğünü, kız çocuğa yine cevap vermiyor. Çocuk kızı o akşam evine bırakmak istiyor kız çocuk alkol aldığı için araba kullanmasını istemiyor. Çocukla kızın oturdukları mesafe yakın olduğu için bir sorun olmayacağını düşünüyor çocuk. Kıza ısrar ediyor bırakmak için. Kız taksiye binmek istiyor. Taksi durağına geldiklerinde çocuk kıza zaten onu istemediğini söylüyor. Kız buna alınıyor ve çocukla konuşmuyor bir süre. Çocuk o akşam neye uğradığını şaşırıyor gözlerinde gözyaşları sel oluyor. Kızın evine gidiyor kız konuşmak istemediğini ve onu arayacağını söylüyor. Otoparka yanaştırırken arabayı çocuğun telefonu çalıyor, arayan sevdiği kız. Ona diyor ki; O'nu istemediğini, ondan korktuğunu çocuk tekrar ağlamaya başlıyor. Yine aradan zaman geçiyor barışıyorlar. Kız herşeyin güzel olacağını söylüyor çocuğa. Mutlu olması gerektiğini söylüyor. Yine bir akşam çıkıyorlar ve kız çocuğa yine birlikte olmadıklarını ve istediği herşeyi yapmakta özgür olduğunu söylüyor. Çocuk üzülüyor yine kızla konuşmak istiyor defalarca derdi olup olmadığını soruyor, kız konuşmuyor hiç, çocuk kıza onu isteyip istemediğini soruyor, kız istemediğini söylemediğini söylüyor. En son buluşmalarındada masada otururlarken kız çocuğa "kimse sana beni zorla sevmen gerektiğini söylemedi" diyor. Hiçbirşey istemediğini söylüyor. Çocuğun gözleri doluyor. Kalkmak istiyor, zor tutuyor kendini. Yanlarında olan arkadaşı bırakmıyor çocuğu. Nefesi kesiliyor çocuğun dokunsalar ağlayacak gibi oluyor. Kız eski muhabbetleri tekrar açıyor ve yine aynı şey oluyor çocuğa. En son hesap isteniyor çocuk hızlı bir şekilde dışarıya çıkıp gözyaşlarını tutamıyor. Bu olaydan sonra kız çocukla konuşmuyor ve düşünmek istediğini söylüyor.
        Baya ilginç bir hikaye. Hepimizin başından geçmiştir belki diye paylaşmak istedim. Bu hikayede kim kendini savunabilir? Kız ne yapmak istiyor? Çocuk çok duygusal, derdini anlatamıyor mu kıza? Yada çocuk kıza kötü mü davranıyor? Yoruma açıktır.

7 Eylül 2011 Çarşamba

O'an

         

           Kelimeler dolandıkça, gözlerinde gözyaşları birikiyordu. O hala konuşuyordu, karşımdaki taburede. Biriken gözyaşları süzülmeye başlayınca,içindeki masumiyet akıyordu. O an bir sessizlik çöküyordu masaya. Çaresizlik bu olsa gerek,dokunamıyordu ellerim. Dudaklarımdan çıkacak kelimeler dilimi kesiyordu ve kanı içime akıyordu. Susuyordum, çaresizlikten.Hani kötü birşeyler olacağını sezeriz ya önceden, o karanlık masaya çökmüş, kötülük mesaiye kalmıştı günbatımında. Hafif bir rüzgar esiyor, elleri titriyor ve ciddileşiyordu bir an için. Işıklar altında gözü beni bile görmezken ben o'nun gözlerinde milyonlarca ışık görüyordum. O hiçbirşeyin farkında olmasada, ben herşeyin farkındaydım; o giderken.
       

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Nefes bile almadan.



Sadece paylaşmak istedim. Altına yazabileceğim o kadar çok şey varken sadece boşluk bırakıyorum. Bu şarkı herşeyi ifade edebilir sadece dinlemenizi tavsiye ederim.

26 Haziran 2011 Pazar

Bugün

          
Gece, gündüz farketnez saat üç yada gece beş o yada bir başkası geçmişimizden bir alıntı düşer aklımıza. Sezzizlik içerisinde düşünce seslerimiz yükselir. Karanlıkta ölümü beklemek gibidir düşüncelerimiz. Hele birde seversiniz ya, en derinden açığa çıkan bir sestir ve bizi değil bizim olamayanı anlatır. Nefes almak gibidir bağlanmak. Her nefes alışınızda içinize çektiğiniz, nefesinizi tutup bırakmak istemediğiniz bir tutkudur. Ölüme bile kafa tuttuğunuz, o'nu ölümle aynı kefeye koyduğunuz düşünceleriniz tek bir insana bağlıdır. Sizin ölmeniz bir başkasının yaşamasıdır. Sizin sevdiğiniz sizin olamayandır. Geçmişimiz bugünümüzü hep gölgeler. Bugün hep karanlıktır ne kadar neşeli görünseniz bile içinizi kemirir dünler. Gecenin karanlığı yerini sabahın aydınlığına bırakırken ve o saatlerde uykunuz ağır basarken bile düşünceleriniz değişmez, taki uyan artık ben gidiyorum diyene kadar. Bir yalandır aslında gitmek. Gidiyorum diyenler hep düşüncelerinizin bir parçası olarak kalır ve her giden "bugün" hatırlanır.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Şimdiyi "O" Geçiyor

Bana ne oldu böyle diye kendime soruyorum. Şişeler bitiyor içtikçe daha çok yanıyor içim.Damarlarıma o akıyor resmen.Alıkoyamıyorum kendimi düşünmekten.Duvarda asılı saatin tiktakları bile o'na dönüyor ve saate bakıyorum saat ; Şimdiyi "o" geçiyor.

Aşk Nedir?

Sizce aşk nedir? Sevdiğinizin elini tutmak mı? Sarılmak mı? Yoksa delice öpmek ve gözlerinin içine bakıp seni seviyorum demek mi? Aşk aslında yalnızca bir araç, kandırmaca, sadece bir masal. İleride hissetmeyeceğimiz geçici bir heves.Zaman hevesinizi aldığında ve yaşlandığınızda,yürüyemeyip elini tutamadığınızda ve gözleriniz en yakınınızdakini göremediğinde bitecek bir his. Zamanı gelince birbirinize karşı olan sorumluluğunuz, geçmişteki mutluluğunuz. Aşk aslında, ölmekten daha çok korktuğumuz.